POLONYA’DA İLK HAFTAMIZ

2 5.746

 

Merhabalar sevgili okur,

Polonya’ya geldik ve ilk haftamız nasıl geçti? Neler yaptık? Hangi olaylar dikkatimizi çekti? Bu yazımızda Polonya’daki ilk haftamızda neler yaşadığımızdan bahsedeceğiz. Dikkatimizi çeken şeyleri 4 madde halinde anlatacağız. Yazımız biraz uzun olacağı için yanınıza çay veya kahve almanızı tavsiye ederiz. Haydi bize eşlik edin.

  • Trafik

Chopin havalimanından gideceğimiz adrese doğru yol alırken yol boyunca meraklı gözlerle  insanları, araçları, binaları kısacası her şeyi inceliyorduk. Bu süreçte dikkatimizi ilk çeken trafik oldu. İstanbul’dan geldiğimiz için bize göre trafik demek kaos demek. Burada Istanbul’dan alıştığımız korna sesleri, sert frenler veya sinyalsiz yol değiştirmeler yok denecek kadar az durumda. Araçlar trafik ışıklarına mutlak şekilde itaat ediyor. 

Gideceğimiz yere ulaştık ve taksi şoförünün bizi indireceğini düşünürken, kendisi bir tur daha atarak uygun park yeri baktığını söyledi. Yol üzerinde “Sağa yanaştım dörtlüleri yaktım hadi inebilirsiniz” demedi. İlk şaşkınlığımız burada oldu çünkü trafik bizi yol üzerinde indirebileceği kadar sakindi. Uygun park yeri bulunca bizi indirdi ve tekrar sinyal vererek trafiğe geri döndü.

Başka bir gün markete gitmek için kendimizi sokağa attık. Sokaktan ana yola doğru karşıdan karşıya geçip yolumuza devam edecektik. Bu sırada da sokağın başından bir araç hızını almış devam ediyordu. Bir çoğumuzun daha önceden duyduğu üzere “Avrupa’da yayalar adımını attığı anda araçlar durur.” cümlesi aklımıza geldi ve bunu yaşamadan gerçekliğinden emin olamamıştık. Eski alışkanlıklar kolay kırılmıyor malum. Biz aracın geçmesi için bekliyoruz araç bizim geçmemiz için bekliyor. 🙂 Karşılıklı birkaç saniye bekledikten sonra hızlı adımlarla karşıya geçtik ancak burada yine farklı bir durum gözlemledik. Biz yolu yarılamışken yola başka bir yaya daha dahil oldu ve bizim aksimize plajda yürür gibi sakin sakin karşıya geçiyordu. Tam şimdi korna çalacak diye beklerken araç yol vermeye devam etti. Kenarda durup arabanın ne zamana kadar sakince bekleyeceğini görmek istedik. Yaklaşık 7-8 kişi daha geçtikten sonra aracın yola çıkabileceği bir uygunluk oldu ve o zamana kadar hem o araç hem arkasına gelen diğer araçlar sakince yolun açılmasını bekledi. 

Farkettik ki, Avrupa’da hayat Türkiye’ye kıyasla yavaş akıyor.

Başka bir alışveriş gününde yolda giderken bir anda siren sesleri duyduk. Ortalık fena halde sessiz olunca tedirgin oluyor insan. Ambulansın geldiğini gören araçlar senkronize şekilde açılarak ambulansa yol verdiler. Filmlerde benzer sahneler görmüştük ama gerçek hayatta görünce bir kez daha şaşırdık diyebiliriz. 

Son olarak dikkat çeken diğer nokta ise park konusu.

Yol üzerinde bazı noktalarda park biletlemesi için ufak cihazlar var ve plakanızı girerek belirli bir süre için park hakkı alıyorsunuz.”Acaba nasıl kontrol ediyorlar?” Google’ın yolların haritasını çizmek ve 3 boyutlu görseller oluşturmasına olanak sağlayan araçları olduğu gibi burada da içinde bir görevlinin olduğu ve park yerlerini denetleyen araçları var. Bu araç hem biletleme cihazlarıyla iletişim kuruyor hem de kamerası sayesinde plakaları okuyarak park eden araçların ne kadar süreleri kaldığını kontrol ediyor. İhlal edenlere otomatik ceza yazıyormuş. Meraklı şekilde etrafa bakan bize, bir Polonya vatandaşı durumu bu şekilde açıkladı. 🙂

  • Alışveriş

Bu konuya çok sevindiğimizi söylemeliyiz. Daha önceden okuduğumuz ve araştırdığımız kadarıyla 30 yaş üstü Polonyalılar çok fazla ingilizce konuşmayı tercih etmiyor. 30 yaş altı ise genel olarak daha istekli diyebiliriz. Bunun konumuzla alakası ne diyebilirsiniz. Süpermarketlerdeki görevliler genellikle 40 yaş üstü ve kasa ödeme noktasında size bir çok soru sorabiliyorlar. Lehçe bilmediğimiz için bu noktada derdimizi ingilizce anlatmaya çalışıyoruz. İngilizce bilseler de konuşmayı tercih etmedikleri için karşılıklı bakışıyorsunuz. Ya ürünü almaktan vazgeçiyorsunuz ya da telefondaki translate benzeri uygulamalarla iletişim kurmaya çalışıyorsunuz. Biz ikisini de yapmamak adına self-servis işlem yapabileceğimiz alanları tercih ediyoruz. Türkiye’de de bazı mağazalarda var olan, kendi kendinize ürününüzü okutup ödemesini yapabildiğiniz kasiyersiz kasalar. Polonyada bunlar çok yaygın. IKEA, LIDL, Carrefour vb. birçok markette mağazada kimseyle iletişim kurmadan işinizi halledebiliyorsunuz. Bu tarz kasiyersiz kasalarda genellikle 3-4 dilde menüler oluyor. Lehçe, Almanca, İngilizce ve Ukraynaca. Böylece dil bilmeden de  market alışverişimizi rahatlıkla yapabiliyoruz. 

Aynı kasiyersiz işlem süreci, KFC, McDonalds, Burger King gibi markaların şubelerinde de geçerli. Bir kiosk yardımı ile siparişinizi seçip ödemenizi yapıyorsunuz. Kiosktan aldığınız numara ile sipariş ekranını takip ederek sıra size geldiğinde kiosktan belirttiğiniz şekliyle siparişinizi teslim alabiliyorsunuz. Hamburgerimde mayonez olsun ama turşu olmasın gibi özel isteklerinizi de yine bu kiosklar aracılığı ile halledebiliyorsunuz. Biz çok kullanışlı bulduğumuzu söyleyelim.

Bazı kelimelerimiz ortak;  “Kasa” ve “Torba” hem yazıldığı gibi okunuyor hem de Türkçe’deki anlamlarıyla birebir aynı.

  • Resmi İşlemler ve Dil Problemi

Bizi en çok üzen kısım. Geldiğimiz şehrin başkent olmasına, çok turistik ve IT alanında faaliyet gösteren firmalara ve merkezlerine ev sahipliği yapmasına bu sebeple ingilizce ifadelerin olabileceğine güvendik. Bundan dolayı devlet dairelerinde de ingilizce konuşarak işlerimizi zorlanmadan halledebileceğimizi düşünmüştük ancak pek böyle olmadı. 

Polonyada çalışacak ve uzun süreli yaşayacaksanız yapmanız gereken bazı işlemler var. Bunlardan biri adres kaydı, diğeri PESEL numarası. PESEL ilgili yazımızı okuyabilirsiniz.

PESEL bizdeki TC kimlik numarasının karşılığı diyebiliriz. Bu numarayı almanın en yaygın yöntemlerinden bir tanesi bağlı bulunduğunuz belediyeye giderek bir form doldurup başvuruda bulunmak. İlk sorunumuz burada başlıyor. Form komple lehçe. Avrupa birliğine üye bir ülkenin ciddi şekilde nitelikli eleman açığı olması ve ülkesine nitelikli göç almak istemesine rağmen ülkesine gelecek yabancıların basit işleri halletmesini sağlamak adına bir mekanizma olmaması biraz tadımızı kaçırdı diyebiliriz. Ne belediyedeki bilgilendirme bankosunda ne de belediye görevlileri arasında ingilizce bilen birine rastlamadık. Buna da oldukça şaşırdığımızı söylemeliyiz. İlgili formu internet yardımı ile doldurduk. Tüm çabamıza rağmen huysuz diyebileceğimiz görevli memurun söylemlerinden kaçamadık. Hani bir dili bilmeseniz de birinin size kötü bir şey söylediğini jestlerinden mimiklerinden hissedersiniz ya bizdeki durum da aynen böyleydi. Bu olumsuz durum bize mi özeldi yoksa genel tavır mı bu şekildeydi görmek için Google üzerinden belediyenin yorumlarını okuduk. Başka bir ülke vatandaşı da belediyenin Google yorumlarında veryansın ederek fotoğraf ile iki memur hakkında şikayette bulunmuş. O iki memur da bize denk gelenlerden. 🙁

Resmi tarafta başka deneyimlerimiz de oldu ancak ilk intibamız çok olumlu değil diyebiliriz.

  • Köpek Çeşitliliği

Bizi oldukça şaşırtan bir diğer konu Polonyadaki köpek çeşitliliği. Türkiyede beslenen Golden Retriever, Labrador, Terrier vb. ırklara ek olarak ilk haftamızda yaklaşık 30-40 çeşit farklı köpek gördük desek abartmış olmayız. İrili ufaklı, renk renk, çeşit çeşit yüzlerce köpekle karşılaştık. Şaşırma sebebimiz, kiralık ev ilanlarında genellikle pet kabul etmeyen ev sahiplerinin çoğunlukta olmasıydı. Haliyle biz de evcil hayvan sahiplerinin Polonyada azınlık olduğunu düşünmüştük ancak oldukça yanılmışız. Kaldığımız tüm Airbnb’lerde ortalama kat başına 3’ten fazla evcil hayvan düşüyordu. Oturduğumuz sitede her akşam bir saat köpekler için happy hour yapılıyor ve site bahçesinde köpekler tasmasız şekilde dolaşıp koşturarak oyun oynayabiliyorlar.

Zaman geçirdikçe gördük ki burada evcil hayvan sahipleri oldukça bilinçli. Bizim gördüğümüz her bir evcil hayvan sahibi köpeğinin dışkısını sokakta, parkta bırakmıyor.

Gördüğümüz bir başka durum da evcil hayvan sahipliğinin bir kültür haline dönüşmüş olması. Köpekler için tasarlanmış özel park alanları var. Buna oldukça sevindik. Bu alanlardaki kurallar girişte açıkça belirtilmiş ve bu kurallara tüm hayvan sahipleri koşulsuz uyuyorlar. Eğer sizler de Polonyaya köpeğiniz ile gelmeyi düşünenlerdenseniz burada çok rahat edeceğinizi söyleyebiliriz. 


Farklı olaylar dikkatimizi çektikçe eklemeler yapacağız. Sizin de söylemek istedikleriniz varsa yorumlarda buluşalım.

Sevgiler 🙂

2 Yorumlar
  1. Vera diyor

    Harika bir blog! Başarılar dilerim, takip etmeye devam edeceğiz.

    1. Esra & Umut diyor

      Vera Hanım merhaba, yorumunuz ve desteğiniz için teşekkür ederiz :)) Bizi çok mutlu etti.

Siz ne düşünüyorsunuz?

E-posta hesabınız yayınlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku