Merhabalar sevgili okur,
Çayınızı kahvenizi alıp bu seneki tatil yerimiz olan Hırvatistan gezimizde haydi bize eşlik edin. Yazımızı kolayca ilginizi çeken kısıma atlayabilmeniz için bölümlere ayırdık. Haydi başlayalım!

Konaklama
Biz tatil planımızı yaparken köpeğimizle birlikte gidebileceğimiz konaklama opsiyonlarını araştırarak başladık. Oteller her ne kadar köpek dostu olarak kendilerini tanıtsa da genel olarak bu dostluk belirli sınırlar içerisinde işliyor. Örneğin sadece 15kg’a kadar olan köpekler veya küçük ırklar gibi kriterler barındırıyor. Buna ek olarak köpeğinizin boyutuna göre ek ücret talep ediliyor bu yüzden biz airbnb üzerinden ev kiralama seçeneğine yöneldik. Evcil hayvanınız varsa ve ev kiralamayı düşünüyorsanız bu yazımız ilginizi çekebilir.
Airbnb üzerinden arama yaparken misafirler kısmında evcil hayvan seçeneğini ve tatil için düşündüğümüz tarihleri ve bütçe filtrelemesini kullanarak seçeneklerimizi epey bir azaltmış olduk 🙂
Bir sonraki aşama mevcut seçenekler arasından 2 haftalık tatilimiz süresince ihtiyacımız olacağını düşündüğümüz konfor elementleri için ilanları didik didik ederek bize en uygun evi bulmaya çalıştık. Ev sahiplerine ulaşarak, gerçekten de evcil hayvan filtresini doğru kullandığını ve evcil hayvanın boyutu ya da cinsinden bağımsız olarak konaklama yapabileceğimizi teyit etmek istedik. Bizim için mevcut seçenekler arasından kazanan evin önünde hem çakıl hem de kum plajı olan ev oldu.
Duće Köyü ve Omiš Şehri

Konakladığımız ev Duće köyünde olduğu için sabah ve akşamları Kara ile yaptığımız yürüyüşlerde köyü keşfetme fırsatı bulduk. Köy dediğimize bakmayın sahil kasabası demek daha doğru olur. Hırvatistanın neredeyse görebildiğimiz tüm sahil kesimi ufak koycuklara ayırılarak denize girmeye müsait bir hale getirilmiş. Bir de bu sahillerin bazıları kum, bazıları çakıl taşı, bazıları köpek ile denize girmeye müsait bazılarında ise yasak. Kimisi yavaş yavaş derinleşirken kimisi daha sığ ve çocuklu ailelere daha müsait halde tasarlanmış. Bu çeşitlilik ve alternatif üretilmiş olması da insanların bir sahile toplanmasındansa herkesin beklentisi ve ihtiyacına göre farklı sahillere dağılmasına sebep olmuş. Bizim denize girdiğimiz her yer sakin ve sessizdi.

Duće köyünde denize girmek için aracınızı ücretli otoparka bırakmanıza gerek yok çünkü sahil kenarında ücretsiz çok fazla alternatif park yeri var. Beach’lerin ve restoranların kendi park yerleri de var eğer oralardan hizmet almayı tercih ederseniz ancak Omiš’te durum biraz farklı. Şehir 2 bölgeye ayrılmış durumda Zone-1 ve Zone-2 olarak, bu da otopark ücretlerine yansımış. Zone-1 olarak adlandırılan merkez bölgede aracınızı park etmek isterseniz ücreti saatlik 4€ ancak Zone-2 bölgesine park edip yürürseniz – yaklaşık 500m – park ücreti saatlik 1.5€ . Şu konumdaki park yeri 2.bölgede geçiyor ancak görebileceğiniz gibi merkeze çok çok yakın dolayısıyla eğer aracınızda yürüme engeli bulunan veya daha merkeze park etmenizi gerektirmeyecek bir durum yoksa bu park yerini öneririz. Park yeri aynı zamanda park alanının bir kısmını mini bir lunapark ile de paylaşıyor.
Gelelim Duće köyündeki market ve diğer imkanlara. Köyün ortasından ana sahil yolu geçtiği için toplu taşıma ve Flixbus gibi şehirler arası otobüs firmaları da bu yolu kullanıyor. Dolayısıyla işlek bir anayol, ne kadar hız kameraları olsa da çok fazla hız sınırına uyan yok.
Hırvatistan’ın kendi zincir marketlerinden Tommy vb marketleri yürüme mesafesi olarak bize uzak kaldığı için mini marketlerden (bakkal diyebiliriz) 2 tanesine gittik ve ikisi de sadece nakit olarak çalıştıklarını, kart kabul etmediklerini söyledi. Polonya’da nakitsiz bir yaşama alıştığımızdan, biraz garipsesek de Omiš’e giderek Tommy, Studenac ya da Ribola gibi marketlerden alışveriş ihtiyacımızı karşıladık.
Neler yedik?
LOCAL Bar & Kitchen, Duce köyünde bulunan sahil kenarında bir restoran. Puanlarından görebileceğiniz gibi gidenler tarafından oldukça beğenilmiş biz de kendisine bir şans verdik ve pişman olmadık. Tek şikayetimiz servis. Hemen açıklayalım, mekan yol ile aynı seviyede ancak yolun altında ve deniz seviyesinde kalan bir dış alanı daha mevcut. Biz burada oturarak bir süre bekledik ve servis gelmeyince içeriye geçip sipariş verelim dedik. Bizi geleceklerini söyleyerek tekrar dışarıya yönlendirdiler. Toplam 25 dakika sonra sipariş almaya geldiler. Siparişimiz alındıktan kısa süre sonra yemeklerimiz masamızdaydı. Ancak benzer bekleme sorununu hesap ödemek istediğimizde de yaşadık. İçeri geçip ödeyerek oradan ayrıldık.


Pizzeria ANTULA, Hırvatistanda 3.000+ değerlendirmede 4.8 puan aldığını görünce biz de bir deneyelim dedik. Salaş bir mekan ve kapısında genel olarak sıra var. Bizim şansımıza aynı anda bir kaç farklı grup kalktığı için sıra beklemeden oturduk. 2 farklı pizza söyledik. Pizzaları Napoli tarzı kalın ve pofuduk kenarlı olarak geliyor. Büyük pizzası 32cm, küçük pizza ise 28cm boyuta sahip, malzeme içeriği doyurucu. 2 farklı boyutta pizza ve içeceklere yaklaşık 40 € ödedik.
Bastion, bizim için Omiš şehrinin incisi olarak gönlümüzü ve midemizi fethetti diyebiliriz. Yoğun dönemde rezervasyon gerekiyor ancak biz Haziran sonunda gittiğimiz için görece daha sakindi ve her gittiğimizde beklemeden masa bulabildik. Makarna, deniz ürünleri tabağı, pizza gibi ürünlerini denedik ve ba-yıl-dık! Tüm ürünleri taptaze tüm ürünleri çok lezzetli geldi bize. Oturur oturmaz bizimle ilgilenen arkadaş Kara’yı görüp, hemen bir kap soğuk suyu getirerek bizden ekstra sempatiyi de kazandı. Otururken gördük ki işletme hayvan dostu bir işletme ve bizden sonra da köpekleri ile gelen her misafirlerine aynı hizmeti sağladılar. Birden fazla kez buraya geldik ve yemeklerini tattık. Her geldiğimizde ortalam yediğimize bağlı olarak yaklaşık 45-50 € ödedik.Hesabı ödeyip ayrılırken size ellerinde bulunan likörlerden tadımlık güle güle hediyesi veriyorlar. Biz çok sevdik 🙂


Bu restoranlar dışında kaldığımız airbnb’nin hem içeride hem terasta mutfağı ve barbekü alanı vardı. Bunu bildiğimiz için etlerimizi yanımızda getirdik ve doyasıya mangal keyfinin tadını çıkardık diyebiliriz.
Aktiviteler
Bölgede yapılabilecek aktiviteleri şöyle sıralayabiliriz.
- Tekne turu
- Bot kiralama
- Kano – SUP – jetski kiralama / Su sporu aktiviteleri
- Cetina nehri vadisinde zipline
- Cetina vadisinde rafting
Su sporu aktiviteleri genel olarak kıyılardaki hemen her plajda mevcut. Genel olarak SUP’lar saatlik 10-12 € bandında kiralanabiliyor. Jetskilerin saati gücüne göre değişiyor ama 15dk 30€ olarak ortalama fiyat verebiliriz.
Bot kiralama – kano ve rafting için bizim en içimize sinen yer burası oldu. 5 hp altındaki tekneler için lisans gerektirmediğinden buradan kiralayarak Cetina nehri boyunca gezip nehirde yüzmek istedik ancak kısmet olmadı 🙁
Tekne turu kısmı için uzun uzadıya yazmak istiyoruz. Müsadenizle bir kez daha buradaki firmaya ve Marcin’e teşekkür ediyoruz. Kendileri bizim en sevdiğimiz tarz olan babacan esnaf tarzında hizmet veriyor. Yolda yürürken bizi çevirip turlarını tanıtmak istediklerinde köpeğimiz olduğunu ve ilaç kullandığı için onu bırakamayacağımızı söyledik ve bize düşünmeden “E ilacını da alın yanınıza, dedi” Biz nasıl yani köpek ile katılabiliyor muyuz dediğimizde, “Tabii ki!” diyerek bizi ikna etti diyebiliriz. Hayatımızda ilk defa köpeğimizle tekne turu yapmış olduk ve çok memnun kaldık. Tur detaylarında limitsiz yiyecek-içecek yazıyor, genelde tekne turlarında kişi başı 1-2 soft içecek olur sizde nasıl oluyor diye sorduğumuzda; limitimiz yok, tek limit sizin ne kadar yiyip içebileceğiniz yanıtını aldık 🙂
Tur kahve ikramı ile başladı, sonrasında meyve suyu ve arkasından da rakı ikramı ile devam ettiler. Rakıları bizim klasik rakı ile Yunanlıların uzo’su arasında bir yerde ve Rakıja diye geçiyor. Sabah saat daha 9-10, biz ne oluyor yahu diyemeden aşağıdaki şekilde aramızda diyalog gerçekleşti 🙂
-Beğendiniz mi?
+Evet güzelmiş!
-Şişeyi getireyim mi?
+Yok teşekkür ederiz 🙂
Tur için kişi başı 57 € ödedik ve köpeğimiz için hiç bir ücret ödemedik. Kendileri aynı zamanda bizim bulabildiğimiz ve Omis’ten Blue Lagoon’a giden tek tur. Yine tur ücreti içerisine dahil olan menüden balık ya da karışık et arasında seçim yapıyorsunuz. Balık menüsünde 600-800 gr arası 1 bütün ızgara balık ve salata yer alıyor. Balık yeterince doyurucu değilmiş gibi yemekler dağıtıldıktan 10 dakika sonra görevliler ellerinde tencere ve kaplarla salata, ızgara balık veya ızgara et menüsünden, doymadıysak diye, takviye dağıtmaya başladılar. Takviye dediysek, tadım şeklinde değil, ne kadar istersiniz, dediler. Sadece bize de değil tüm tekneye 2 kez yetecek kadar yemek hazırlamışlar. Yemeğin yanında her masaya şişe ile şarap ve su servis edildi. Yemek sonrası biraz yüzüp geri geldiğimizde şişelerin hepsi yenilenmişti. Dönüş yolunda tatlı ikramları ve şampanya eşliğinde yolculuğumuzu tamamladık. Hem gözümüz hem gönlümüz doydu diyebiliriz.

Ulaşım
Polonya – Hırvatistan güzergahında geçtiğimiz ülkelerin vinyetlerini öncesinde kendi sitelerinden temin ettik. Vinyetleri nereden alabilirim, ücretler nedir, tüm detayları bu yazımızda bulabilirsiniz.
Hırvatistan’da tüm otobanlar için kullanabileceğiniz bir vinyet yok. Onun yerine ya kart alıp içerisine para yükleyerek gişelerden geçtikçe bakiyenin buradan düşmesini sağlayabilirsiniz ya da geçiş güzergahınızdaki gişelerde nakit veya kart ile giriş ve çıkış istasyonlarınıza bağlı olarak ödemenizi yapabilirsiniz.
İzlenimlerimiz
Artılar 👍
- Denize girdiğimiz her yerde deniz çok temizdi.
- Denize girmek için bir işletmeye ücret ödemenize gerek yok. Kendi şezlong veya şemsiyenizi getirebilirsiniz. Bazı sahillerde, şezlong&şemsiye ücreti tüm gün 5 € olacak şekilde kiralanabiliyor.
- Duş almak için de çoğu yerde bir ücret ödemenize gerek yok 🙂
- Ülke alabildiğince yeşil ve mavi.
- Tatil bölgesi olmasına rağmen fahiş bir fiyatlandırma politikasına şahit olmadık. Örneğin benzin fiyatları Polonya ile aynıydı.
Eksiler 👎
- Trafik tam bir kaos, Türkiye’de araç kullandıysanız burada da hiç yadırgamadan kullanmaya devam edebilirsiniz.
- Ülkede altyapı henüz oturmamış. Örneğin bir kaldırım yapılıyor ancak elektrik kabloları çıplak şekilde ortalıkta bırakılmış. Kaldırım düzenli değil bir anda kayboluyor ve şehirler arası yoldan yürümek zorunda kalabiliyorsunuz. Elinizdeki çöpü atmak için kilometrelerce yürümeniz gerekebiliyor gibi bazı yaşanmış örneklerimiz mevcut.
- Sebebini anlayamadığımız bir şekilde çoğu plaja köpeklerin girişi yasak. Sorumsuz hayvan sahipleri yüzünden yasaklayarak çözüm üretmeye çalışmak bizce yanlış ve mantıksız.
- Uluslararası markaları ve ürünleri ülkedeki marketlerde pek bulamadık. Örneğin 13 günlük gezimiz boyunca Algida marka dondurma satan sadece 1 yer bulduk orada da dondurma yoktu.
- Otobandan çıktıktan sonra yolları mayın tarlası gibi çok fazla yama ve bozuk yol var.
Tüm bu artıları ve eksileri göz önünde bulundurarak tekrar gider misiniz diye sorarsanız evet tekrar gideriz. Bizce artıları eksilerine baskın şekilde güzel 🙂
Siz de gittiyseniz deneyimlerinizi ve fikirlerinizi yorumlara yazın!
Instagramdan bizi takip ederek hem paylaştıklarımıza hem de diğer günlük paylaşımlarımıza bakabilirsiniz.
Sevgiler 🙂